Oğlum; Cahit Zarifoğlu’nun çocuk kitaplarıyla tanışmadan önce bir gün dil bilgisi çalışırken artık ne dediysem az biraz sinirle bana; tamam senin Türkçe dil bilgin benden çok iyi, kabul ediyorum ama benim de Türkçem senden daha iyi bunu da sen kabul et, demişti.
Sonra oğlum babasının kendisine aldığı Cahit Zarifoğlu’nun çocuk kitaplarını okumaya başladığında, sanırım iki sayfada bir bana gelip anlayamadığı bir kelimeyi daha soruyordu. Sonunda dayanamayıp ona dedim ki, eee hani senin Türkçen çok iyiydi, ne oldu, Zarifoğlu’nun kitapları ile karşılaşıncaya kadar mıydı senin o çok iyi Türkçen…
Aslında okurken biraz zorlansa da çok sevdi Cahit Zarifoğlu’nun çocuk kitaplarını ve benim Türkçe konusundaki sözlerime karşılık; of anne ya, şaka yapmıştım, sen de hiç şakadan anlamıyorsun her şeyi ciddiye alıyorsun, biraz rahat ol, demişti.
Öyle tekrar aklıma geldi bütün bunlar. “Yedi güzel adam “ dizi filminin birinci bölümünü izledikten sonra… Elbette bir kez daha anladım ki okur, yazarın yazdıklarını okuduğu ve anladığı oranda yazarla hakiki bir bağ kurmuş olur.
21 Nisan 2014 Pazartesi / teodoradoni.com