blank

Güneş Bingöl’den doğar

TEODORA DONİ  Güneş Bingöl’den doğar 

TEODORA DONİ 
Güneş Bingöl’den doğar 
 

Bu yazıyı aslında çok önce yazacaktım ancak bir başka şehirle ilgili yazımdan dolayı farklı tepkiler içeren çok fazla e-mail alınca, gençlerin deyişiyle, tırstım ve bu yazıyı hep erteledim. Ancak daha fazla erteleyebilmem mümkün değildi ve işte yazıyorum, hem de farklı tepkilerle dolu e-mailler almayı göze alarak.

Kendi kendime dedim ki madem gündemde “Açılımlar” var, madem kimse açılımlardan başka bir şey konuşmuyor, öyleyse bu yazıyı yazmanın tam zamanı.  Çünkü yazımın konusu olan şehir, çok önceden açılım yapmaya başlamış.

Evet, birkaç yıl önce TRT’de, Bingöl’den canlı yayınlanan bir programı izlerken (programın adını hatırlamıyorum) bir adam dikkatimi çekti. Ben bu adamı tanıyorum dedim kendi kendime. Yanılmamıştım, doğru hatırlıyordum, bu adam, eşimin arkadaşı, Cuma Karaarslan’dı.

TRT de yayınlanan program sayesinde Cuma Karaarslan’ın, Bingöl’de çok güzel projelere öncülük ettiğini öğrendim. Bingöl Devlet Su İşleri’nde ziraat mühendisi olarak görev yapan Cuma Karaarslan,  “Etüt – Plan Çalışmaları” döneminde su havzaları, gölet ve taşkın koruma tesisleri çalışmalarını daha sağlıklı yapabilmek için en yüksekten, en aşağıya kadar suyun ve toprağın ilişkisini irdeleyip o ilişkiden doğan faydayı topluma sunmak için çok çalışmış.

İşte bu çalışma sırasında fark etmiş ki gittikçe yok olan bir şeyler var, toprak, insan, kısacası her şey erozyona uğramış. Son 20 yılda bu bölge çok derin ve acı yaralar aldığı için toprak ve aş ihmal edilmiş. Birçok hayati fonksiyon atıl duruma, önemsiz konuma getirilince de yok oluş süreci başlamış. Cuma Karaarslan’ın ifadesiyle, “herkes biri yapar diye beklemiş, biri de herkes yapıyor nasılsa demiş“ ve hiçbir şey olmamış.

Bu tabloya seyirci kalamazdım, bir şeyler yapmalıydım, diyen Cuma Karaarslan, Tema Vakfının Bingöl temsilcisi olarak 2002 yılında Tema Vakfı adına  “Güneşin çocuklarından toprağın çocuklarına davet” adıyla ilk kez bir festival düzenlemiş. 2003 den beri bu festival ”Güneşin doğuşu”  adıyla ve her yıl 15 Temmuz -15 Ağustos tarihleri arasında tekrarlanıyor.

Bu festival hakikaten çok ilgimi çekti. Bingöl dağlarında, 3250 metre rakımda, insanlar bir gece geçiriyorlar ve sabah güneş doğarken ilk ışıklardan itibaren 20 dakika boyunca, çıplak gözle güneşin değişim ve renk cümbüşünü, ayakları altındaki mesafeden izleme imkânı buluyorlar. Anladığım kadarıyla bu festivale daha çok Bingöllü olan ama Bingöl’ün dışında yaşayan vatandaşlar katılıyor. Düşünün ki daha önce hep terörle ve olumsuzluklarla anılan bir şehirde artık yüzlerce insan korkusuzca geceyi dağda geçirebiliyor, hem de doğayla baş başa eğlenerek ve huzur içinde.

Bir nüfus araştırması yapmışlar ve Bingöl dışında yaşayan 300 bin Bingöllünün olduğu tespit edilmiş. Bingöllü vatandaşların İstanbul’da kurdukları 70’e yakın derneğin de desteğiyle şu anda tam 6 festival yapılıyor Bingöl’de. Ben bütün bu çalışmaları çok önemsiyorum çünkü bu insanlar Bingöl için bir araya gelmeyi başarmış ve şimdiye kadar çok güzel işler yapmışlar. Bu çalışmalara valilik, belediye ve de kaymakamlıklar da destek vermiş.

Evet, demek ki birileri sonunda anlamış, toprağın erozyona uğramasının gerçek bir kayıp olacağını, hem insanlar hem de ülke için.

Ankara’ya sık sık gelmesine rağmen Cuma Karaarslan’la yıllardır ancak telefonda görüşebiliyor ve internette yazışabiliyoruz. İlgilendiği konular aynı zamanda benim ilgi alanıma da girdiği için zaman zaman zor anlar yaşatıyorum kendisine. Sorularımla onu bunalttığımdan eminim, inşallah hakkını helal eder.

Cuma Karaarslan’ın 2004 yılından beri AB süreci ile birlikte, AB Programları kapsamında görev ve sorumluluklar aldığı Gençlik, Eğitim, Kırsal ve Bölgesel Kalkınma projelerini hep yakın bir ilgiyle takip ettim. Uyuşturucu ile mücadele, kız çocuklarının okula kazandırılması gibi projeler de oldukça önemli ve dikkat çekiciydi.

Cuma Karaarslan’ın çalışmalarına devam ettiği valilik bünyesinde kurulan proje ofisinde, TRB1 (Türkiye B1 Bölgesi) düzey programı kapsamında üretilen 21 proje ile Bingöl’e 5,5 milyon Euro katkı sağlanmış ki bu gerçekten çok büyük bir rakam.

Bunlar dışında, TEMA Vakfı ile Bingöl Ticaret Sanayi Odasının birlikte yürüttüğü,  başta Bingöl olmak üzere tüm illere yönelik çalışmalarla 2006-2009 yılları arasında Hakkâri'den Edirne'ye Türkiye toplamında 100 projenin uygulanmasına sağlanan katkı ve desteği de burada ayrıca takdirle anmak istiyorum. Cuma Karaarslan ve arkadaşları çalışmaya devam ediyorlar. Bingöl için daha çok proje üretip Avrupa Birliği fonlarından daha çok pay almaya çalışıyorlar.

Bir süre yaşadığım Elazığ’a komşu şehir olan Bingöl’ü görmek henüz kısmet olmadıysa da bana, şehirdeki değişim o kadar güçlü ki bunu uzakta Ankara’dan da olsa görebiliyorum.

Çünkü yazımın başında da dedim, bu şehir, çok önceden açılım yapmaya başlamış. Birbirinden güzel, önemli ve etkili projelerin harekete geçirdiği Kürt, Türk, Alevi, Sünni, tüm Bingöllüler; şimdi toplumsal barış ve dayanışmayı gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyorlar.

Şimdi Bingöl 5 yıl öncesine göre çok daha iyi bir noktada ve Bingöllüler geleceğe daha bir güvenle, umutla bakıyorlar. Artık Bingöl’de “Güneşin Doğuşu”nu seyre gidenler de, inanıyorum ki şimdi hep bir ağızdan şöyle diyorlar:

Güneş Bingöl’den doğar.

19 Ekim 2009 Pazartesi / Yeni Şafak 

Güneş Bingöl’den doğar

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir