blank

Bırakın, size hakkımızı helal edelim

TEODORA DONİ Bırakın, size hakkımızı helal edelim

TEODORA DONİ
Bırakın, size hakkımızı helal edelim
 

Yıllar önce, sanırım on altı veya on yedi sene oldu, canım çok sıkılıyordu ve televizyon izlemeye karar vermiştim.

Televizyonu açtım ve daha açar açmaz siz, dikkatimi çektiniz. Dediğim gibi canım çok sıkılıyordu ve siz televizyonda eğlenceli bir şey söylüyordunuz sanırım.

Sanırım diyorum çünkü çok iyi anlaşılmıyordu ne dediğiniz, siz birkaç kelime söyledikten sonra büyük bir alkış ve kahkaha tufanı kopuyordu.

Siz büyük bir salondaydınız ve bir kürsüden konuşuyordunuz.

Ben çok şey kaçırdığımı düşünüyordum, çünkü ne sizin kim olduğunuzu biliyordum, ne de neden söz ettiğinizi anlayabiliyordum, şaşkın şaşkın bakıyordum, sizin söylediğiniz hiçbir şey anlaşılmıyordu o gürültüden.

İyice baktığımda fark ettim ki, bu curcuna Mecliste oluyordu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde.

Ya, şu Türklere bak dedim kendi kendime. Meclise bile komedyen getirmişler, helal olsun adamlara.

Niye yalan söyleyeyim çok etkilenmiştim, hoş bir şeydi. Ben bir şey anlamamıştım ama anlayan var dedim kendi kendime, en başta oradaki dinleyici olarak katılanlar anlıyorlardı ki bu kadar gülüyorlar ve alkışlıyorlardı.

Birkaç gün geçti ve sizi bu kez akşam haberlerinde gördüm. Benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu bu. Meğer siz siyasetçiymişsiniz, komedyen değilmişsiniz. Büyü bozulmuş, sevimli komikliğiniz gitmiş,  bütün iticiliğiniz ortaya çıkmıştı.

Asıl en büyük hayal kırıklığını da, o ana kadar Türkiye’de tanıştığım insanların büyük bölümünün bir şekilde sizinle bir bağının bulunduğunu öğrenmekle yaşadım. Birçoğu partinizin mensubuydu, olmayanların da en azından sizinle ve partinizle sıkı bir gönül bağı vardı.

Ben her fırsatta, bu parti ve yöneticileri, inançlı insanlara çok zarar veriyor dedikçe çok tepki topluyordum.

Bana tepki gösteren insanlar hep; yok cihad ruhu var bu partide, yok bu parti iktidara gelecek ve inançlı insanlar da Mecliste temsil edilecek diyorlardı ve daha bir sürü saçmalığı tekrarlayıp duruyorlardı.

Zaman geçti ve siz büyük fedakârlıklarla iktidar ortağı oldunuz, hatta bu güzelim ülkenin Başbakanı bile oldunuz.

Sonra ne oldu? Hepimiz biliyoruz ne oldu. Yeni bir darbe şekli ortaya çıktı.

İnançlı insanlar belki de hiçbir zaman bu ülkede öyle postmodern bir yöntemle o kadar zor durumda bırakılmamıştı. Bir koltuk uğruna nelere ve nasıl eyvallah dediniz.

Mecliste sadece üç milletvekili olan bir partinin genel başkanı kadar dik duramadınız, bu ülkenin başbakanı olarak. Hatta iktidar ortağınız olan partinin genel başkanı hanımefendi kadar bile dik duramadınız.

İnsanoğlu tabii ki hata yapar, siz de yaptınız, bu kaçınılmazdı belki elinizde değildi, ama hatada ısrarcı olunca işte o zaman iş değişir, siz ısrarla hatanızı sürdürdünüz.

“Yapamadım, tam tersine elime, yüzüme bulaştırdım” demeniz gerekirken ve bana göre, yol yakınken insanlardan helallik istemeniz gerekirken siz gün geçtikçe hatalarınızı çoğalttınız ve çoğaltıyorsunuz.

Yeri gelince tehdit de ediyorsunuz, ne diyorsunuz insanlara:“Eğer belanızı arıyorsanız bize değil de başka partiye oy verin.”

Siz de çok iyi bilirsiniz, güzel bir atasözü var ”akıl yaşta değil, baştadır”.

Sizin yaptığınız hatalar yüzünden inançlı insanlar hor görüldü, başörtülü kızlarımız daha çok zor durumda kaldı. Oysa size oy verenlere de gönül bağı olanlara da, “çok güzel işler yapacağız” diye söz vermiştiniz.

Dini siyasete alet ettiğiniz, din üzerinden siyaset yaptığınız için sadece bu ülkenin gençleri zarar görmedi, ülkenin bütün insanları çok şey kaybetti.  Bu gerçeği bir kere bile itiraf edebildiniz mi hiç.

Hadi yüksek sesle demeye cesaretiniz olmadı diyelim, vicdanınızla baş başa kaldığınızda kendi kendinize de mi diyemediniz.

Yoksa vicdanınızla hiç baş başa kalamadınız mı?

Şimdi bana diyebilirsiniz, ya eski defterleri neden karıştırıyorsun, durup dururken.

Hemen söyleyeyim, durup dururken değil.

Anlatayım, sizin yüzünüzden cezalandırılan milyonlarca genç için şimdilerde iyi bir şey yapılmaya çalışılıyor.

Eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki önemli bir engel kaldırıldı. Meslek lisesi mezunlarına reva görülen insafsız katsayı uygulamasına son verildi, artık üniversiteye girişlerinde puanları indirilmeyecek.

İnşallah başörtülü çocuklarımıza da sıra gelecek. Onlar da eğitim haklarını diğerleri gibi kullanabilecekler.

Ama siz, katsayı uygulamasını kaldırmanın zamanı çoktan gelmişti ve geçiyordu diye bu yapıldı, bu ülkenin maddi ve manevi çok şey kaybedeceği fark edildiği için bu yapıldı, demeniz gerekirken, siz, bu bizim sayemizde yapıldı, diyorsunuz.

Bizim partinin oyları çok yükseldi de bizden korktular diye yapıldı, diyorsunuz.

Böyle derken, birinin de çıkıp size geçmişi hatırlatmayacağını mı düşünüyordunuz.

Siz belki unutmuş olabilirsiniz ama biz hiç unutmadık ve şimdi de size hatırlatmak zorunda kaldık.

Çok değil daha birkaç ay önce yerel seçimler oldu ve ben ilk defa size saygı duymakla kalmadım, helal olsun dedim, güzel bir insanın o partinin başına geçmesine izin verdiğiniz için.

Şimdi siz, o çok övündüğünüz oyların, o güzel insanın sayesinde alındığını fark edemiyorsunuz.

O insanın itibarını da yerle bir ettiniz. Babanızdan miras gibi gördüğünüz o partiyi de tekrar yerle bir ettiniz. Böylece o partiye umut bağlayanların hayallerini de yerle bir ettiniz.

Artık partinizle, partinize gönül verenlerle uğraşmaktan vazgeçseniz ve biraz da kendinizi düşünseniz, ölümü hatırlasanız, büyük hesap gününe hazırlık yapsanız, çok daha iyi olmaz mı?

Artık vatanı kurtarmakla, bizleri, 70 milyon memleket evladını adam etmekle uğraşmasanız, vakti gelince nerede olursanız olun sizi bulacak olan ölüm meleğini karşılamaya hazır olsanız, daha iyi olmaz mı?

Hatalarınızdan dolayı pişmanlığınızı haykırsanız, hiç olmazsa son deminizde cesur olsanız, memleket evlatlarıyla bir kahraman gibi vedalaşsanız, daha iyi olmaz mı?

Tüm kalbinizi ortaya koysanız, sayenizde yıllarca inancından dolayı horlananlardan, zulüm görenlerden helallik isteseniz, daha iyi olmaz mı?

Yeterince denemediniz mi, size göre, adam olamadık işte.

Bırakın, ne halimiz varsa görelim.

Bırakın, size hakkımızı helal edelim.

31 Temmuz 2009 Cuma / timeturk.com

Bırakın Bırakın Bırakın

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir