blank

“Edindiğim bilgilere göre” demeyeceğim elbette…

TEODORA DONİ “Edindiğim bilgilere göre” demeyeceğim elbette…

TEODORA DONİ
“Edindiğim bilgilere göre” demeyeceğim elbette…
 
Daha önceki yazılarımın birkaçında değişik vesilelerle ismi geçen, insan hak ve özgürlükleriyle ilgili birçok kampanyaya öncülük eden tiyatro sanatçısı ve aktivist Mehmet Atak, şimdilerde "Türkiye BM Kişileri Gözaltında/Zorla Kaybedilmeye Karşı Korumayla ilgili Uluslararası Sözleşme’yi imzalamalı" çağrısında bulunan bir kampanya yürütüyor. Benden de bu çağrıya destek vermemi, görüş bildirmemi istemişlerdi lakin şimdiye kadar kampanyaya destek verenler listesine ne adımı yazdım ne de konu hakkındaki görüşümü. Doğrusu beni bu çalışmaya dâhil etmelerine şaşırmıştım çünkü daha önceleri TMK Mağduru Çocuklar için ve başka vesilelerle görüştüğümüzde bütün sorunlarımızı daima kendi iç dinamiklerimizle çözmemiz gerektiğini ve bu yönde insanımızın duyarlılığını artırmak için hepimizin üzerine düşen neyse yapması gerektiğini anlatmıştım.
 
Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti, bir hak ve özgürlükler ülkesi olmasını bunun için gerekli tüm yasal düzenlemelerini kendisinin yapmasını ve bu yasaları hakkıyla uygulamasını istemek yerine sadece Türkiye'yi dışarıya farklı mercilere şikâyet etmeye imkân verecek uluslararası sözleşmelere Türkiye’nin imza atmasını istemenin doğru olmadığını söylemiştim. Zira uluslararası egemen güçlerin ve onların emrindeki Birleşmiş Milletlerin o uluslararası sözleşmeleri insanlık lehine değil yalnızca kendi çıkarlarına uygun bir şekilde kullandıklarını defalarca gördük.
 
İşte bu nedenlerle "Türkiye BM Kişileri Gözaltında/Zorla Kaybedilmeye Karşı Korumayla ilgili Uluslararası Sözleşme’yi imzalamalı" çağrısına destek verenler listesine adımı yazmadım. Konu hakkında Sayın Mehmet Atak’ın bana aralarla gönderdiği birkaç e-mailin sonuncusu bile geleli nerdeyse bir ay oldu ve ben şimdiye kadar bu konu hakkında yazmadım, açıkçası yazmayacaktım da. Ancak, bu yılki genel Milletvekilli Seçimleri öncesinde gerçekleştirilen "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasıyla ilgili olarak geçen hafta kendisiyle yapılan röportajdaki bazı sözleriyle yeni bir tartışma başlatan yazar Sayın Ali Bulaç’ın ismini de  "Türkiye, elbette bu sözleşmeyi imzalamalıdır" cümlesiyle söz konusu çağrıya destek verenler listesinde görünce yazıma böyle başladım.
 
Bu arada o çağrıya öncülük eden Sayın Mehmet Atak’ın "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasında da aktif rol aldığını ayrıca hatırlatmak istiyorum ki bunun yadırganacak bir durum olmadığını düşünüyorum. Her konuda her zaman doğru yaptığını ve doğru düşündüğünü söyleyemeyiz ama nerede bir hak ihlali varsa buna karşı mücadelede Sayın Mehmet Atak’ın hep ön saflarda yer aldığını ve var gücüyle, samimiyetle gayret ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
Bu yılın Mart ayında başlayan "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyası aslında seçim sürecinin sona ermesiyle birlikte bitmişti. Aylar sonra bu kampanyanın yeniden tartışılmasına yol açan Sayın Ali Bulaç hakikaten saygı duyduğum ve fikirlerini önemsediğim bir yazardır. Bu yüzden de "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasına ilişkin olarak talihsiz bir açıklamada bulunması beni şaşırttı. Ben şahsen Sayın Ali Bulaç’ın sözlerinin kastını aşan bir değerlendirme olduğunu düşünüyor ve geriye dönük bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum. Tabii ki bu durumda ister istemez benim açımdan söz dönüp dolaşıp o kampanya  hakkında yazdığım "Çözüme bak, “oy da yok’(muş), oy oy oy" başlıklı yazıma geliyor.  Uzun süre sıkça sorulan ve çokça tepki alan bir yazıydı o yazım. O yazımda ben de bazı gerekçelerle o kampanyayı eleştirmiştim ancak Sayın Ali Bulaç'ın aklına gelenler ne o zaman geldi aklıma benim ne de şimdi. Sayın Ali Bulaç'ın son açıklamasından sonra hem zihnimi hem de eski e-mailleri didik didik ettim. Çünkü amaç ve söylemleri size göre doğru değil diye sırf bu yüzden insanları töhmet altında bırakamazsınız.  Vicdan sahibi hiç kimse buna razı olmaz.
 
İtiraf etmeliyim ki "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasını ilk duyduğumda Sayın Mehmet Atak’ın daha önce düşündüğü, başörtüsü sorununa dikkat çekmeyi amaçlayan ancak gerçekleştirilemeyen “Başörtüsü Cafe” projesini hatırlamış kendi kendime gülümsemiştim. O projeden söz eden bir metni  Mehmet Atak e-mailler üzerinden pek çok kişiye olduğu gibi bana da görüş almak  amacıyla göndermişti.. Aslında çok da yeni bir fikir değildi o proje, Mehmet Atak günümüze uygun bir uyarlama daha doğrusu bugünlerde herkesin çok severek sıkça kullandığı moda kelimeyle söyleyeyim bir çeşit “güncelleme”, yapmış, "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasına destek verenlerin de çoğuna göndermişti. Gelen cevaplardan anlaşılıyordu ki pek uygun bulunmamıştı çünkü hemen fark edilecek kadar belirgin bir ifrat-tefrit durumu söz konusuydu bana göre ve "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasının söylemi oldukça ılımlı sayılırdı o projeyle kıyaslandığında. Evet, işte tam da bu yüzden o projeye de gülümsemiş inşallah kısa sürede bu dâhiyane  fikirden vazgeçilir diye dua etmiştim. Proje dediğim gibi gerçekleşmemişti ama bu defa "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyası çıkmıştı önümüze.
 
Tam olarak anlaşılsın diye tekrar etmekte fayda var. "Başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyasını benim gibi birçok kimse farklı sebeplerle eleştirebilir. Herkesin her kampanyaya tam destek vermesi beklenemez zaten. Kişilerin değer yargısına, düşüncesine hayata bakışına göre değişir bu. Ancak bu kampanyanın arkasında başka güçlerin olduğunu, kampanyayı yürütenlerin farkına varmadan da olsa kullanıldıklarını iddia etmek en azından gafletle yapılmış büyük bir haksızlıktır. Kampanyanın ne “derin” ne de serin bir yanının olması mümkün değil bana göre. Ben Sayın Ali Bulaç gibi “edindiğim bilgilere göre” demeyeceğim elbette. Bunu anlamak için kampanyayı yürütenlere ve destek verenlere bakmak yeterli. Hem şu “edinme” eylemini kimseye tavsiye etmem şahsen çünkü çok kapitalist bir çağrışımı var diyeyim de kızmak yerine hep beraber biraz düşünelim ve gülümseyelim olmaz mı?
 
17 Ekim 2011 Pazartesi / Yeni Şafak

“Edindiğim bilgilere göre” demeyeceğim

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir