blank

Hemençe artık bizim omzumuzda

TEODORA DONİ Hemençe artık bizim omzumuzda

TEODORA DONİ
Hemençe artık bizim omzumuzda
 
“Belki gelecek nesillere ışık tutar ve güzel bir örnek olur diye, soluk izler bırakan hatıralarımı kaleme aldım. Umarım ki benden sonra bu yörede yaşayan, bir nebze olsun topluma önderlik eden ve örnek davranışlarda bulunan insanlar, geriye kendilerini hatırlatan yazılı eserler bırakırlar. Çünkü yazılı eserler, geçmişten geleceğe uzanan birer köprü gibidir” demişti Ali Kemal Saran “Omuzumda Hemençe” adlı kitabının giriş kısmında.
 
Dediği gibi de oldu, üzücü bir trafik kazası sonunda aramızdan ayrılarak ebedi aleme göç eden emekli müftü, şair ve yazar Ali Kemal Saran geride kendisini ve bir dönemi hep hatırlatacak çok önemli bir eser bıraktı. Kurtuba Yayınları’ndan çıkan “Omuzumda Hemençe”yi okuyan herkesin kitabın neden çok önemli olduğunu anlayacağını ve bana hak vereceğini düşünüyorum.
 
Ali Kemal Saran, kitapta yer alan hatıraların, kendini bilebildiği erken çocukluk döneminden başlayarak yakın zamana kadar yaklaşık 70 yıllık bir ömrü kapsadığını belirtiyor ve mümkün olduğu kadar hatırladığı bütün ayrıntılara yer vermiş. Kendisinin de dediği gibi bazı ayrıntılar önemsiz gibi gözükse de dönemin sosyal ve ekonomik yapısının, düşünce sistemi ve kültürünün daha iyi anlaşılabilmesi için önemli veya önemsiz ayrımı yapmadan hatıralarını tüm ayrıntılarıyla kaleme almış.
 
"O'ndan geldik O'na döneceğiz" evet, bu Kur’an ayetini hepimiz biliyoruz ancak yine hepimiz biliyoruz ki “Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir” buyuruyor Resulullah. Ali Kemal Saran’ın vefat haberini aldığımda gerçekten çok şaşırdım, çok üzüldüm ve ayrıntıları dinledikçe bir yandan kafamda birçok soru aynı anda oluşmaya başlarken bir yandan da kitaptaki anılar bir film şeridi gibi aktı gözlerimin önünden.
 
Bir hayır işi için İstanbul’da ziyaret ettiği kendisi gibi eski bir müftü olan arkadaşı Ali Şükrü Sula trafik kazasında vefat edince onun cenaze namazına katılıp ardından arkadaşı hakkında “Sıra dışı bir hizmet eri” başlıklı bir yazı yazdı. Yazısını Milli Gazete’ye gönderdi ancak yayınlandığını göremeden kendisi de arkadaşı gibi trafik kazasında vefat etti.  Yazısında “hepimiz nihayet aynı sonla bu fani dünyadan ayrılmayacak mıyız?“ diye soran Ali Kemal Saran, gerçekten arkadaşı gibi aynı sonla bu fani dünyadan ayrıldı.
 
Olanları öğrendikçe, İstanbul’da bir trafik kazasında vefat ettiğini düşündükçe, ““Omuzumda Hemençe”nin “İstanbul”lu bölümlerini hatırladım.“Köy odasındaki sohbetlerde İstanbul’un kendisine masallar diyarı ve çok esrarengiz bir yer gibi geldiğini… En çok da Galata Köprüsü’nü ve köprünün altında piyango bileti satan Uzun Ömer’i merak ettiğini… Rahmetli annesinin bütün ısrarlarına rağmen bir yolunu bulup hem hevesini gerçekleştirdiğini hem de ‘kıraat dersi’ alma imkânı bulduğunu…”
 
Yine, “İstanbul’da bir yıl kadar kaldıktan sonra köye dönmeden önce kendisine en fiyakalısından kısa kollu bir gömlek, bir çift kundura, kareli ve dizlere kadar gelen renkli bir çift çorap ve kısa bir pantolon aldığını… Köye geldiğinde ise köylülerin arkasından ‘güya hafız; tango pantol giyiyor’ diyerek kendisini çok ayıpladığını… Kendisinin ise bu ayıplamalara hiç aldırış etmediğini ve inatla o elbiseleri eskiyene kadar giydiğini…”
 
Ali Kemal Saran, kitabın bazı bölümlerinde öyle naif ve çocuksu bir dille hatıralarını anlatmış ki duygulanmamak elde değil. Hem böylece çocuğun her yerde çocuk olduğunu ve onların iç dünyalarının düşündüğümüzden ne kadar farklı olabileceğini de bir kez daha anlıyoruz. Bu modern çağda belki çoğumuz için kabul edilemez bir durum olabilir ancak az da olsa tıpkı Ali Kemal Saran’ın anlattığı gibi davranan çocukların hala var olduğuna inanıyorum.  “Hasbelkader değnek kırıldığında da hocamızın gözüne girmek için istediği çubuğu gönüllü olarak fındıklıktan kesip getirmekten zevk alırdık. Hatta getirdiğimiz çubukla ilk defa bizlere siftah edildiği de olurdu” gibi satırları okurken tebessüm etmemek mümkün değil.
 
Kitabın isminden de anlaşıldığı gibi “Omuzumda Hemençe” Karadenizli bir yazarın eseri ve kitabın alt başlığı “Cumhuriyet Devrinde Bir Medrese Talebesinin Hatıraları. Bu tarz kitapları çok önemsediğimi çünkü çoğu zaman devlet arşivlerinde bulunmayan, gerçek ve tarafsız birçok bilgiyi bunlarda bulabildiğimizi ve bütün yazarların mutlaka böyle çalışmaları olmalı diye düşündüğümü ve dilediğimi daha önceleri de yazmıştım.
 
“Omuzumda Hemençe”de bu özellik fazlasıyla var. Bilmeyenler için söyleyeyim Karadeniz bölgesinde “Hemençe” sözcüğü “Heybe” anlamında kullanılıyor ve Ali Kemal Saran’ın heybesi, köyünün ekonomik ve sosyo-kültürel yapısından efsane ve hikâyelere, adet ve geleneklerden inanışlar ve deyimlere kadar oldukça özgün ve zengin bir kültür hazinesiyle dolu.
 
Eserin yayına hazırlanmasında, gözden geçirilmesinde büyük emeği bulunan Kurtuba Kitap-Kahve’nin de kurucularından olan oğlu Malatya Valisi M. Ulvi Saran’a,  oğlu Hüseyin Hilmi Saran’a ve oğlu Av. Hasan Saran’a ayrı ayrı sabır ve başsağlığı diliyorum.
 
Bir hatırattan çok otobiyografik bir roman havasında yazılmış oldukça edebi, akıcı ve ayrıntılara dikkat çekici bu çok güzel eserin çok değerli yazarıyla tanışmayı çok istemiştim ancak nasip değilmiş ve artık mümkün de değil.
 
Yine de rabbime hamdolsun ki geride bıraktığı bu çok önemli eseriyle kendisini her zaman özlemle ve rahmetle anacağız. Mekânı cennet olsun. Hemençe artık bizim omzumuzda.
 
20 Aralık 2010 Pazartesi / Yeni Şafak

Hemençe artık bizim omzumuzda  Hemençe artık bizim omzumuzda  Hemençe artık bizim omzumuzda

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir