blank

Her çocuk bir adalet çağrısıdır

TEODORA DONİ  Her çocuk bir adalet çağrısıdır

TEODORA DONİ 
Her çocuk bir adalet çağrısıdır
 

Yaklaşık iki hafta kadar önce, 16 Haziran günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeydim. Kamuoyunda Taş Atan Çocuklar olarak bilinen TMK Mağduru Çocuklar için yasal bir düzenlemeyle köklü bir çözüm isteyen “Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları”, Meclisteki siyasi partilerle görüşmeye karar vermişler ve beni de davet etmişlerdi.  Saat 10’da Meclisin önünde toplanılacaktı. Vaktinde orada olabilmek için sabah erkenden uyanıp,  küçük oğlumu uykudayken öpüp ablasına emanet ettikten sonra evden çıktım.  TMK Mağduru Çocukların Aileleri de ülkenin dört bir yanından gelmişlerdi, siyasilere seslerini duyurabilmek için. Önce Meclis önünde bir basın açıklaması yapılacaktı, buna izin verilmeyince basın toplantısı TBMM Parlamento Muhabirleri basın odasında yapıldı. Öncelikle basın toplantısındaki açıklamaları burada özetleyerek tekrar etmek istiyorum.

Hükümet, yasa tasarısını tatil öncesi TBMM gündemine getirme sözünü tutmuş ancak bu tasarıyla “Sayın Başbakan’ın tam çözüm sözü” tutulmamıştır, bu sözün tutulması beklenmektedir. Tasarıda çocukların lehine bazı düzenlemeler olsa da bu medyaya yansıyanın aksine meseleyi çözmeyecek ve TMK Mağduru Çocukların çoğu yine hapiste kalacaktır. Medya da bu süreçte yeterince sorumluluk sahibi bir davranış göstermemiş, zaman zaman isim ve resimlerini yayınlayarak çocukların mimlenmesine, çocukların terörist gibi gösterilmesine, çocukları gösterilere ailelerinin ittiği gibi haberlerle kamuoyunda hatalı önyargıların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Buna Ana Muhalefet Partisi CHP ve MHP’den bazı milletvekilleri de açıklamalarıyla katılmışlardır.  Mevcut yasa teklifinde çocuklara çocuklukları iade edilmediği gibi çocuklar hala terör suçlusu olarak görülmekte ve adeta çocuklara “Haydi Dağa!” denmekte böylece çoğu iyi okulların iyi öğrencileri olan bu çocuklar gerilla olmaya teşvik edilmektedir. Farkında olmadan yapılan bu yanlış acilen düzeltilmeli, kimlerin bölgedeki sıcak savaşın devamlılığından nemalandığı da iyi tahlil edilmeli ve buna dur denmelidir.”

Evet, böyle önemli tespitlerin yapıldığı basın toplantısından sonra siyasi parti temsilcileriyle görüşüldü. O günün akşamında ve ertesi gün medyayı takip edemedim. Mecliste yapılan basın açıklamasına ve siyasi partilerle yapılan görüşmelere medyada ne kadar yer verildi tam olarak bilemiyorum. Çünkü Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları grubundan Sayın Mehmet Atak ve ben ne yazık ki o gün TBMM’den rahatsızlanarak ayrıldık. Türkiye’nin farklı illerinden gelen TMK Mağduru Çocukların Ailelerinin anlattıkları ve Meclisteki siyasetçilerin duyarsızlığı beni gerçekten çok düşündürdü. Çocukların cezaevinde ve cezaevinden çıktıktan sonra neler yaşadıklarını bir bilseniz… Basın toplantısı sırasında genç bir hanım, kardeşinin cezaevinde neler yaşadığını anlattığında içim ürperdi. Çocuğa yapılanlar öyle insanlık dışı ki elim gitmiyor burada yazmaya.

TMK mağduru çocukların ailelerine destek vermek için Meclise gelenlerden biri de Mazlum-Der Genel Başkanı A.Faruk Ünsal’ın eşi Fatma Bostan Ünsal Hanımdı. Basın toplantısında “Eşim Mavi Marmara gemisindeydi, o hangi sebeple Mavi Marmara gemisindeydiyse, ben de aynı sebeple bugün burada Meclis’teyim. O orada olarak Gazzeli çocuklar için ne talep ettiyse, ben de burada olarak Türkiyeli çocuklar için aynısını talep ediyorum” demişti.

Evet, ben de Mavi Marmara gemisi için hangi sebeple yazı yazdıysam, hangi sebeple İsrail’i protesto mitingine katıldıysam, bu ülkenin çocukları için, bizim çocuklarımız için, TMK Mağduru Çocuklar için de aynı sebeple yazı yazdım, aynı sebeple Meclise gittim.  TMK Mağduru Çocuklar hakkında her yazdığımda insanların duyarlılığını fark ediyorum. Bana gelen mailler arasında çok güzel şiirler, çok içli yazılar da var ama üzülerek söylemek zorundayım ki TMK Mağduru Çocuklar ve onların aileleri bu duyarlılığı tam olarak hissedemiyor çünkü bana ve benim gibi birkaç kişiye ya da birkaç dosta, arkadaşa e-mail göndermek yetmiyor. Bu duyarlılık çok daha açık ve bütün kamuoyuna yansıyacak şekilde ifade edilmeli.

Meclis görüşmelerinde özellikle Sayın Mehmet Atak’ın grup adına çok iyi bir iş başardığını söyleyebilirim. Her ne kadar MHP görüşme için randevu vermediyse de ve CHP daha önce verdiği randevuyu son anda iptal etmek istediyse de. Evet, MHP ile görüşülemedi ancak CHP ile yoğun telefon trafiğinden sonra tekrar randevu alınabildi ve görüşüldü. BDP ve AK PARTİ ile de görüşüldü. Bu görüşmelerde sorunun aslında ne olduğu ve köklü çözümün acil gerekliliği konusunda Meclise yeterli mesajın verildiğini düşünüyorum.

TMK mağduru çocuklar, bir “güvenlik” meselesi değil tamamen bir “çocuk” meselesidir, güvenlik meselesi olarak kabul edilip buna göre çözüm üretilmeye çalışılırsa, işte asıl o zaman gerçekten güvenlik meselesi ortaya çıkar. İşte o zaman terörden beslenenlerin ekmeğine yağ sürülmüş, barışa ihanet edilmiş,  geleceğimiz de yok edilmiş olur, çünkü çocuklarımız geleceğimizdir.

Onun için özellikle de terörün iyice tırmandırıldığı, milletçe her sabah yeni şehit haberleriyle içimizin yandığı şu günlerde, gelin Çocuklar İçin Adalet Çağırıcılarının sesine kulak vermekle kalmayıp bu sese ses katalım. Milletçe bu çok önemli çağrıyı, bu adalet çağrısını her yerde, her zeminde ısrarla tekrarlayalım ki başta Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve Milletvekilleri olmak üzere tüm devlet ve siyaset adamları duysun sesimizi ve adalet tecelli etsin. Acele edelim, geç kalmayalım.

Unutmayalım ki sorun çözülmedikçe Kürt ya da Türk bütün çocuklarımız potansiyel TMK Mağduru Çocuklardır. Yine unutmayalım ki her çocuk bir adalet çağrısıdır ve çocuklarımız geleceğimizdir. Yani Türk’üyle Kürt’üyle bu Büyük Milletin geleceği, yani aydınlık Türkiye’nin geleceği, yani barışın ve adaletin…

28 Haziran 2010 Pazartesi / Yeni Şafak
Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir