blank

Margulies’in Necip Fazıl korkusu

TEODORA DONİ Margulies’in Necip Fazıl korkusu

TEODORA DONİ
Margulies’in Necip Fazıl korkusu
 

Taraf gazetesindeki “Dünyayı Yahudi güdüyor!” başlıklı yazısını okuyana dek anti-Siyonist ve üstelik “Solduyu” sahibi bilinen Roni Margulies’in, bilinenin tam aksine bir bakış açısı sergileyebileceğini hiç aklıma getirmemiştim. Daha vahim, daha şaşırtıcı olanı ise yazısında bu ülkenin çok sevilen bir insanından, usta bir şair ve mütefekkirinden yaratık diye bahsetmesiydi.

Geçen haftaki yazımda, bu ülke insanlarının duygularını ifade edişlerinde çok açık bir ölçüsüzlük olduğunu ve bu ölçüsüzlüğe bir türlü alışamadığımı söylemiş ve konu anlaşılsın diye ünlü bir hadis-i şerife de yer vermiştim. O hadis-i şerifi burada tekrar yazmayacağım çünkü bu yazımda Roni Margulies’in de anlayacağı dilden konuşmak, öyle bir dil kullanmak zorundayım.

Sayın Margulies de bilir ki kim olursa olsun elbette herkes eleştirilebilir. Ancak bunu bilenin, eleştirinin de uygun bir üslubunun ve bir sınırının olduğunu bilmesi gerekmez mi?  Hele bu eleştiriyi yapan bir edebiyat adamı, bir şairse, o kimseden daha da fazlası, kimliğine yakışan bir şekilde davranması beklenmez mi?

İşte bu beklentiye sahip olan edebiyatseverler hem Necip Fazıl hem Nazım Hikmet okuyucuları, Sayın Roni Margulies’in “Dünyayı Yahudi güdüyor!” başlıklı yazısını okuduklarında ne yazık ki hayal kırıklığı yaşamışlardır, diye düşünüyorum.

Yazıda eleştirinin sınırları fazlasıyla aşılmış ve yazar alıntıladığı Necip Fazıl’ın yazısını kendine göre tamamlayarak iftira boyutuna varan ithamlarla büyük hakaretlerde bulunmuş.  Yazar bununla da yetinmemiş, biri gurbetlerde diğeri mahkemelerde ve hapishanelerde geçen iki çileli ömrü, bu ülkenin iki büyük değerini, iki büyük şairini birlikte anamazsınız, “Kusura bakmayın, ama yok öyle şey” demiş. Asıl kendisi kusura bakmasın, ama bu ülkenin değerbilir insanları Necip Fazıl ve Nazım Hikmet’i her zaman birlikte anacaklardır.

Yazısında bugüne kadar Necip Fazıl’ı okumadığını itiraf eden Roni Margulies, Nazım Hikmet’i ne kadar okudu acaba doğrusu merak ediyorum. Hem ne tuhaftır ki Sayın Margulies çok kısa bir süre önce  “Şimdi Kürt sorununa çözüm lütfen” başlıklı yazısında  “ Önemli bir Hürriyet yazarının referandum akşamı gazetenin internet sitesinde “Ben ‘Hayır’ çıkacağından emindim, çok şaşırdım” demesine hem güldüm hem de hangi gezegende oturuyor bu herif, bir gazeteci, içinde yaşadığı toplumdan nasıl bu kadar habersiz olabilir diye hayrete kapıldım”, demişti.

Şimdi ben de, Sayın Margulies acaba hangi ülkede yaşamış bu yaşına kadar ve bir edebiyatçı olarak nasıl olmuş da bu ülkenin yetiştirdiği en iyi edebiyatçılardan birini şimdiye kadar hiç okumamış, bu ülkenin değerlerinden, bu ülkenin insanlarının hassasiyetlerinden nasıl bu kadar habersiz olabilmiş, hayretler içerisindeyim dersem haksızlık mı etmiş olurum? İtiraf etmeliyim ki yazıyı okurken gözlerime inanamadım ve bir an için acaba Sayın Margulies bu yazısında bakkalından dinlediklerini mi olduğu gibi yazdı, dedim kendi kendime. Yazılarından anladığım kadarıyla yaşadığı yerdeki bakkalla arası oldukça iyi çünkü ve üslup da şair Roni Margulies’den ziyade bakkalını hatırlatıyor diyeceğim ama bakkalın kendisi kadar Necip Fazıl’dan habersiz olduğunu da sanmıyorum. Böyle diyorum çünkü şaşkınlığımı, İsrail devletinin faşizmine karşı açıkça tavır koyan şair Roni Margulies’ten böyle bir yazı hiç beklemediğimi başka nasıl anlatacağımı bilemiyorum.

Yıllar önce gazeteciler, İsrail devletinin o günkü başbakanı Şimon Peres’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye hatırlattıklarında, Peres “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz” demişti.

Necip Fazıl işte o Müslümanlardan biri ve onun eserleriyle yetişen Müslüman bir nesil var şimdi. Acaba Şimon Peres’in gelsin düşünürüz diyerek gelmesini ummadığı Müslümanların şimdi Roni Margulies geldiğini görür gibi oluyor da bilinçaltında kalan bir korkuyla mı ne dediğinin farkında değil.

Eserleriyle sayısız aydının yetişmesine vesile olan Necip Fazıl’ın günümüzde bulvarlara, kültür merkezlerine adının verilmemesini isteyen Sayın Margulies, sanıyor mu ki istediği olursa artık Necip Fazıl unutulacak ve kimse onun eserlerini okumayacak. Sanıyor mu ki,  Nazım Hikmet’ten, Necip Fazıl’dan ezbere şiirler okuyan Başbakanlar, Bakanlar artık olmayacak.

Kesinlikle yanılıyor. Herkes çok iyi bilir ki bu ülkede şair ve yazarların vatan haini ilan edilmesi veya hapishanelere atılması bile onların okunmasını engelleyememiş tam aksine gönüllerde daha çok kök salmalarına neden olmuştur. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl bunun en çok bilinen örnekleridir.

Ben hala Roni Margulies’in o yazısında kendisiyle, genel olarak savunduğu söylemleriyle ne kadar çok ters düştüğünü, ne kadar çok çeliştiğini fark edeceğini; bu ülkedeki tüm Müslümanlara, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet okuyucuları başta olmak üzere tüm edebiyatseverlere ciddi bir özür borçlu olduğunu anlayacağını umuyorum. Tabii ki bu yazımda son sözü Üstad Necip Fazıl Kısakürek’e bırakarak:

“Bir gün anlaşılır şiir;
Çoğu gitti, azı kaldı.
Ekmek gibi azizleşir,
Çoğu gitti, azı kaldı…”

27 Eylül 2010 Pazartesi / Yeni Şafak

Margulies’in Necip Fazıl korkusu  Margulies’in Necip Fazıl korkusu

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir