blank

Sadece bilinçsiz tüketim gafleti mi?

blank

TEODORA DONİ
Sadece bilinçsiz tüketim gafleti mi?
 
“Tohum ve tohumculuk gibi çok önemli bir konuda eksik ve yanlış bilgiye dayalı haberlerin, kasıtlı çalışmaların ülke tarımına ve tohumculuk sektörüne büyük zararlar verdiğini, tohum etrafında zaman zaman tam bir kara propagandaya dönüşen bu söylemlerle tarım sektörünün büyük bir haksızlığa uğratıldığını” söylüyor Tarım ve Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker.

Bu açıklamayı okuduğumda ister istemez merak ettim “eksik, yanlış ve kasıtlı”(!) bilgi veren ve bu yönde çalışma yapan kimler. Acaba içlerinde Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Genel Başkanı ve Timeturk Genel Yayın Danışmanı Kemal Özer de var mı? Evet, tam da düşündüğüm gibi içlerinde Kemal Özer de var ki uzun zamandan beri Sayın Bakanla bu konuda bir türlü tam olarak uzlaşamıyorlar.

Uzlaşamıyorlar çünkü Sayın M. Mehdi Eker sadece Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın değil hepimizin matematiğini unutturmak için çaba harcıyor gibi görünüyor.  19 Ekim 2010 tarihinde TBMM’deki AK Parti Grup konuşmasında Sayın Başbakan: “Mehdi bey, bana bildiğim matematiği unutturdun! Bu dağıttığın tablodaki rakamlar, çelişkilerle dolu. Ben, matematik bilgimi mi unuttum diye düşündüm. Böyle tablo mu olur? Bu bilgiler vatandaşın kafasını daha da karıştırır. Doğru dürüst bilgilendirme yapalım!” demişti.

Evet, tohumla ilgili yanlış (!) bilgiler kamuoyunda ciddi tartışmalara neden olmuş ve buna karşın Tarım Bakanlığı bu ‘kara propaganda’yı bertaraf etmek için harekete geçmiş, yani vatandaşı doğru bilgilendirmek adına “Şehir Efsaneleri’nin Gölgesinde Tohumda Yanlış Bilinenler” adıyla bir broşür hazırlamıştı. Bu bilgilendirme için sanal ortamın da kullanılacağı ve broşürün Sayın Bakanın e-mail adresinden 10 milyon adrese ulaştırılacağı da ayrıca açıklanmıştı.

Aslında konu, birkaç ay önce YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın öğretim yılı başında konuya ilişkin yaptığı uyarılarla hepimizin gündeminde yer almıştı. YÖK Başkanı diyordu ki “bu domates tohumunu alıyorsunuz, bu tohumun içine genetik bir mekanizma yerleştirebilirler. Biz bunu hiç bilmeden yeriz ve hiç bilmedik hastalıklara yakalanabiliriz. Bu şekilde bir milleti toptan yok edebilirsiniz. Öyle şeyler yerleştirirler ki; bir ulusu 20 yılda yok edebilirler”.

Evet, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın resmi verilerine bakıldığında tohum ithalatının ne kadar çok artığını görüyoruz ki o çarpıcı rakamlar karşısında tehlikenin boyutunu düşünüp ürkmemek mümkün değil.  2009’da sadece 17 milyon 618 bin dolarlık tohum ihraç eden Türkiye, buna karşın 132 milyon 214 bin dolarlık tohum ithal etmiş. 2010’da da 161 milyon 308 bin 971 dolarlık tohum ihraç eden Türkiye,  buna karşın 1 milyar 489 milyon 549 bin 847 dolarlık tohum ithal etmiş! Elbette konuya tepkiler YÖK Başkanının açıklamalıyla sınırlı değil.

Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ve tohumluk konusu birçok gazetede defalarca haber olarak yer aldı, bir iki gazete ayrıca tohum eki verdi, hatta Okan Bayülgen programında üç/dört hafta süreyle tohum, GDO ve gıda güvenliği sorununu gündeme getirdi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, Tohum Sanayici ve Üreticileri Alt Birliğinin halkı doğru bilgilendirmesi bu konudaki kuşkuları gidermesi için bütün imkânları kullanması elbette ki çok normal ve yapılmalı da ama birliğin bazı tehditkâr ifadelerini anlamak mümkün değil.

Hürriyet Gazetesi’nde ki bir haberde: “Tohum Sanayici ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB), genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ve tohumluk konusunda bilimsel verilere aykırı konuşan ve sektöre zarar verenlere yönelik hukuki mücadele başlatıyor. TSÜAB Başkanı İlhami Özcan Aygün, “Türk tohumculuk sanayi, övünülecek bir noktaya geldi, kimsenin yıpratmasına izin vermeyiz. Bizi mafya, silah tüccarı yerine koydular. Yeter artık, masaya yumruğumuzu daha sert vuracağız”.

Bu tehditkâr ifadelerin, bırakın sorunu çözeceğini düşünmeyi kuşkuları daha da artıracağı çok açık. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ve tohumluk konusunda daha önce de yazdım ve sanırım daha da yazacağım. Sonuçta insan sağlığından ve milyonlarca insanın hayıtından söz ediyoruz. Biri veya birileri tohum konusunda eğer gerçekten yanlış bilgi veriyorsa buna karşılık bakanlık ve birlik bu konuda doğru bilgi verirse ancak sonuç alınabilir.

Kaç kişi izledi bilemiyorum ama Sayın Başbakan çok kısa bir süre önce TBMM’de, bütçe hakkında yaptığı konuşmada Türkiye’nin birçok konuda dışarıya bağımlı olmaktan kurtulduğunu söylemişti ki bence ülkenin geleceği için çok güzel gelişmeler bunlar ama bu tohum konusu neden bu durumda anlamak mümkün değil. Haberlerde Türkiye’nin ithal ettiği tohumların yüzde 6’sının İsrail’den geldiği söyleniyor. Neden İsrail ve nasıl oluyor da öyle küçük bir ülke Türkiye’nin ithal ettiği tohumların yüzde altısını karşılayabiliyor. İnşallah Tarım Bakanlığından bizlere de o e-mailler gelir de bilgilenmiş oluruz.

Böylece “Milli “ olarak bilinen bir gazetede yer alan “Tohumculuk, uçuşa geçti” ve “Tohumda Tanıtım atağı” başlıklı haberlerin de nedenlerini ve arka planlarını öğrenmiş oluruz belki.

Ancak yine de sormadan edemiyorum, bu toprakların bereketini yitirmemesi için, yirmi yıl gibi kısa bir sürede hayatımızın yok edilmemesi için kime güvenmeli, kime inanmalı ve düşünmeden edemiyorum, gerçekten tohumculuk mu uçuşa geçti yoksa bizi bekleyen büyük bir tohum felaketi mi ve yanlış olan sadece toplumun bilinçsiz tüketim gafleti mi?

17 Ocak 2011 Pazartesi / Yeni Şafak

 

Share

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir